Powered By Blogger

20 Nisan 2010 Salı

arkadasim evren


selam,

kac zamandir bu konu hakkinda yazacagim bir turlu vakit bulamadim. gecenlerde cikan 'tatava' ki bu kelimeyi burada tanistigim edirne'li bir arkadasimdan kaptim, kulaga da hos geliyor, kullanayim dedim; sonucu belimi sakatladim. 3 gundur fazla kalkmadan yatak icersinde gunlerimi, voltoren destekli geciriyorum lakin tutuklukta pek bir acilma olmamasi konusunda fevkalade endiseliyim. insallah, onemli bir seyim yoktur da cabucak sahalara donerim.

yasimiz uc onluk diye tabir edilen sayiyi da gectiginden, arkadaslarimin evlenmesi gayet dogal. onlar evlendikce ben yalniz kaliyor, kendimden yasca kucuk arkadaslar ediniyorum. facebook'da oyle bir arastirma vardi, arkadas yas ortlamaniz, cinsiyet vs; sonuclari bu tezimi destekler sekilde cikti. belli zaman sonra aile olmanin en sirin tamamlayici unsuru; bebek sahibi olmaktir. bize de bekar arkadas olarak tebrik kismisi duser, bir de mertebe olarak amcaliga yukseliriz. pek tabi ailelerin, kac tanesi benimle cocugunu parka gonderir veya bu gecelik serhan amca'n sana bakacak; biz babayla sinemaya gidiyoruz derler, bakin orasi muamma. arkadaslarimin eslerine hatta genel olarak kadinlara fazla guven veremedim ben, cok acik oynadim kartlarimi, hata ettim iste. bu durumu goz onunde bulundurarak, cocuklari pek sevsem de "hiyaaa ben ben ben, bebege bennn bakarim!" diye konuya atlamanin luzumunun olmadigi asikardir:) gecen tr'ye geldigimde, universitede tanistigim ve bana hayatta ciddi destek olmus olan zat; 'arkadasim evren' ile bulusup, tuzla'da taze istavritleri citir citir goturmustuk. o ismarladiydi, sagolsun. yemek esnasinda, esinin hamile oldugunu soylemisti, iste dun itibari ile bebek geldi, ben yoktum gelmis. adini kaan koymuslar. allah, ananli-babali buyutsun diyelim. simdi konumuz bebek degil aslinda, bir dahaki paragrafta konuyu netlestirecegim, okumaya devam.

evren'le universitenin, hosgeldiniz haftasinda, ingiltere'de tanismistik. ilk onceleri cok yakin olmasak da daha sonralari bir cok gunumuz/gecemiz beraber gecti. gece hayatimiz, partiler vs iyice dagittik iste, aslinda skor olaraktan pek bir sey yoktu elde ama "ya o gun, bugun ise?" diyen turk gencleriydik. yeri geldi dino, yeri geldi robertoo olduk! galibiyet icin her yol mubahti, anlayacaginiz. komik ani: bir keresinde yine italyan kimligimizle iki tane hatun ile tanismisiz, mert (evren yok, bu kisimda) ile eve gelirken, hatunlar ise gecen yaz tr'ye gittiklerinden, turk erkeklerinin kabaligindan bahsediyor vee bizim kibarligimizi ise ovuyorlardi. biz de pis pis siritiyorduk. resmen memleketi satmistik, bu ingiliz dilberler ugruna. fekaat mert'in ev arkadasi esat bey, uzerinde kipkirmizi turkiye formasi ile bize kapiyi acarak hosgeldiniz! demesi sonucu italyan kimligimizin sahteligi belgelenmisti. evren, gece gezmelerinin yaninda derslerini de iyi sekilde idare etti, ben ise dersleri sarpa sardim. neyse zaten o masteri bitirdiginde ben zorla son seneye gecmistim, disaridan ikmalleri vererek. ingiltere'de okulu bitirmek de kismet olmamisti bana. tr'ye dondugumuzde evren'le dostlugumuz devam ettti, o is hayatinda hizla ilerlerken bende bir numara yoktu, ha bu sene donuyorum, ha gelecek sene derken, gunler geciyordu. bir baktim ki benim ingiltere'de okulu bitirmem hayal olmus. neyse, konu le yuzlesince, biz de is hayatina atildik. muhendis olmadan, muhendis karti bastirilmis sahte, yalan bir is hayati idi, benimkisi. onceleri buyuk bir fabrika'da kalite bolumunde ise baslamistim. cuzi miktar bir para aliyordum, sonra kalite muduru ile aram acildi, istifa ettim, zaten muhendis kartini da ondan sonra baslayan alengirli is hayatimda kullandim. yoksa ordan kart bile vermediler, aslinda iyi is yapiyordum, komik ama mudur kiskanmisti beni. ya da ben hala oyle saniyorum, bilemem.

kucuken kurdugum hayalere bakip, oldugum yere baktigimda cok fark vardi, bi bok yapmamistim ki aslinda bu sonuc, pek normaldi. demek ki sadece hayal kurmak degil de o yone dogru kanat cirpmak da onemli imis diyorum, simdilerde. bu lafi da bir yerlerden duydum, baktim ki hayatima 'cuk' oturuyor, alayim dedim. is hayatinda elimden geleni yapiyordum lakin elden gelen bir sey kalmamisti o vakit, olan olmus, giden gitmisti. garip garip insanlarla diyalog halinde idim, gecimimi saglayacak para kazandigim da oluyordu, kimi zaman ulaaan olacak galiba, dedigimi, en salak huylarimdan biri olan olmamisa inanmayi tercih ediyor, etrafa da anlatiyordum. sonucta olmuyordu. her ne haltsa, okula ara vereli 6 sene olmus, lise mezunu vaziyette ortalikta gezinirken benden yasca kucukler dahi coktan mezun olmus, ise girmislerdi. artik okul n'oldu? sorularini bile duymaz olmsutum, umit kesilmisti. son ortaklik isinden de yipranmis bir vaziyette cikip, dedem'in evinin 10 m2'lik odasina hapis olmus, kaderime razi olmustum. tadim, tuzum kalmamis, ne yaparm diye dusunmekteydim. evren arada arar, beni bir yerlere davet ederdi. o ve bir kac kisi daha, zaten herkesin elli tane derdi vardi, bir de benim gibi problem yumagiyla bulasmayi tercih etmiyorlardi. bir yemekte, gelecegim hakkinda dertlestik evren'le. bana inanmasa da bir kumar miydi, sevdiginden miydi bilemem; okulumun parasini karsilamayi teklif etti. ben yok, mok dedim ama son sansimdi, o da zaten bu yok moklari yiyecek zeka duzeyinin ustune idi, tinmadi bile. sonradan pisman olmus mudur bilemem ama ben okulu bulunca, okula baslangic parami soz verdigi sekilde de verdi, cok asil, ona yakisan bir davranisti. umarim, gun gelir de fazlasiyle geri oderim. onlarca iyi durumda akrabam varken, bu teklif arkadasimdan gelmisti, gururlanmistim. bana ne oluyorsa? tabi bu para ilk sene icindi, uzun zaman okula ara verdigimden dolayi, ne ek ders verdilerse, aldim, sonuc: iki senede yuksek bir ortalama ile okulumu bitirdim, tek bir dersten bile kalmadim. diplomami goturdum, evdekilere gosterdim, cok sevindiler. evren'e de gosterdim, dur bakayim; sahte mahte degil di mi lann bu? dedi. yok, dedim gercek. eferim bir yemegi hak ettin dedi. buyuk ihtimal, evren boyle bir sey yapmasa ben asla muhendis olamayacaktim. umarim, oglu kaan da babasi gibi iyi niyetli, yardimsever, mutevazi bir insan olur! der, bu paragrafi da kapatirim.

peki ben ne yaptim? basarili sayildigimdan dolayi okulda kalmaya hak kazandim. bu sene kismetse cevre masterim bitecek. bu donem daha derslere tam asilmadim ama sanirim o gun, yaklasiyor artik. gecen uc senede hayatim, birazcik degisti. simdilerde hayata karsi yuruyorum, onceleri durup, bakarken. aliskanlik iste bazen saga bakiyorum; beni kosarak gecenler gani, sola bakiyorum; tur bindirenler onlarca. inanin ilgilenmiyorum, kim ne yapmis, ne etmis? iyisini alkislarim ama yorum yapamam, elestiremem kimseyi. zira ben, arada umutsuzluga kapilsam da arkadasim evren'in yardimi ile cizdigim yolda "bidi bidi" yuruyen oyle biriyim.

iyi aksamlar

20.04.10

serhan.

7 yorum:

MeTaLBeBeK dedi ki...

Herkesin hayatında dönüm noktalarını gösteren işaret eden arkadaşları olmuştur.Seninki de gerçekten öyleymiş :)

S.O dedi ki...

evet, gercekten de iyi bir arkadastir. tesekkur, yorum icin.

A Vitamini dedi ki...

Yazınızın sonlarına doğru gözlerim dolu dolu oldu desem inanır mısınız :( Ne şanslıymışsınız ki, size inanan bir dostunuz varmış. Buradaki en önemli şey, size parayı vermesi değil, size inanması ve omuz vermesi olmuş. Eminim Kaan da en az babası kadar iyi bir insan olur.

Buralarda iş hayatı hala aynı. Ya kriz var ya da insanlar kriz yaratıyor. Mühendislerin durumu da içler acısı. O kadar okuyup da doktor ya da avukatlar kadar kazanamamak ve itibar görmemek delirtici doğrusu. O teknik resimleri boşa mı çizdik kardeşim ? Alkanları alkenleri boşa mı ezberledik ? :) Gülücük koyayım da kendimi sakinleştireyim. Sonra üsteki yazıya yorum yazayım.

S.O dedi ki...

selam,

tekrar yorum icin tesekkurler. evet, onun gibi bir arkadasa sahip oldugum icin sansliyim. yaptigi kiyagi da herkes yapmaz, bakma sen:) acikcasi ben de kaan'dan umutluyum. bir cok arkadasimin oglu-kizi oldu, artik ileride kismet olursa bizimkine abilik, ablalik ederler.

is hayatina gelince, tahim ediyorum. ben aslinda tiyatrocu olmak istemistim zaten ya da yazar, master bitince bir yerlere kapagi atarim umarim, aslinda hoca da olsam olur, aklima yatmiyor degil.

A Vitamini dedi ki...

Akademik kariyeri sürdürmek iyi olabilir. Son 2 senedir, hocalar Tübitak projeleri yoluyla sanayicilerle ciddi çalışmalar yapıyorlar, üstelik de iyi ücretler alıyorlar. Özellikle mühendislik fakülteleri bu açıdan iyi. İnşallah gönlünüze göre olur.

Damla dedi ki...

Serhan'cigim, ara sıra, firsat buldukça okuyorum yazdıklarını. Bu sefer yazmakta zorunda hissettim kendimi. Okurken o günler gözümün önüne geldi, güldüm.. Ama asıl yazma sebebim, ağladım, Evren'in hiç bilmediğim bir yönünü şimdi ogrendim.
Umarım bu yaz Turkiye'ye geldigimde seninle bir gorusebiliriz....
Sevgiler, öpücükler,
Damla

S.O dedi ki...

@arzu; akademik kariyeri dusunmekteyim evet. aslinda evet evet diye bir yazim var. onu anlatiyor :/

@damla; evren, enteresan adamdir. ne diyelim ileride bir baltaya sap olabilrsek, vesilesi evren'dir. goruselim tabi, ozledim ben de seni.
opuyorum.