Powered By Blogger

8 Aralık 2011 Perşembe

behzat ç.

selam,


az önce, okan'a pucca konuk oldu. içimdeki blog yazma isteğimi resmen gözden geçirdim. gerçi başka nereye, ne yazabilirim ki? koy götüne, deftere yazıp sınıfta okuma çağını da geçtiğime göre buraya yazmaktan başka çare yok. ayrıca yayına bağlanan lazanya ve söz ettikleri ''bilogır kardeşliği kulübünün'' bir azası değilim, ben. farkındayım; giriş paragrafı, bok atma paragrafına döndü. neyse; kıskanıyor muyum acaba harbiden elin kızcağızını? aslında ben de bir yerlerde yazmak isterdim, blog yazan, yazmayı seven herkes ister. cevabım; kişisel olarak o kızcağızı kıskanmıyorum, alakam yok, birçok kimsenin -entresan- yerlerde olmasını garipsiyorum. arada; ''imkanım olsa ben de yaparım!'' dediğim olmuyor değil.


konumuza gelelim; behzat ç. en önemlisi bu sezon, mekancılar süper. bu mesleğin zorluğunu -argo- adlı filmin çekimlerinde çalıştığım zaman görmüştüm. geceleri, gündüzleri yok lan resmen. ben mühendisim (çok önemli bi bok olduğu için söylemiyorum, mesleğim film sektörü ile ilgili değil...) sadece hobi amaçlı bir işti, argo. ayrıca o ara işsizdim, di'li geçmiş zamana takılmamakta fayda var, lakin hala işsizim. neyse çok konuştum. anlayacağınız; ben sadece çok fazla film izlemiş ama bir şekilde behzat ç adlı diziye sarmış bir adamım. mekan demiştim, gerçekten daha iyi. çekimler ve açılar da keza. detaya daha fazla önem verilmiş. hele misafir oyuncu seçimleri bir önceki sezona tur bindirir. bu arada kadın behzat'a hiç gerek yok. aman komiser suna (sanırım suna) karakterine biraz dikkat! son bölümdeki dans sahnesi özellikle iğrençti. savcı esra'ya rakibe yaratın eyvallah da; eşeğin bir tarafına su kaçırmadan yapın bunu.




sanki geçen sene memlekette, behzat ç. diye salaş bir meyhane açılmış, fısıltı gazetesi yoluyla yayılmış, tutulmuş. her akşam tıka basa dolmuş. ve yaz aylarında belki de talebi karşılamak için -mecburen- bir tadilata girmiş. kışın ise; yeni dekoru, artan fiyatları ve daha zengin meze çeşitleri ile tekrar açılmış. yalnız biz behzat ç. meyhanesini salaş diye seviyoruz, candan diye seviyoruz. zırt pırt garson masaya gelip, bizi rahatsız etmediği için, para çıkışmadığı zaman, bir dahaki sefere hesaplaşırız.. diyebildiğimiz için seviyoruz! unutmayınız. şimdi diziye odaklanalım, kaçıncı bölüm oldu lan bu? hala kesik parmak cinayeti, uzatmayın la! tekin'e ne oldu bu arada? memduh başkan, savcı esra, tehdit? ve buna benzer; birçok konu havada farkında mısınız? ya şule'nin geçmişi? lütfen behzat ç. 'nin o salaş havasını kaybetmeyin. hani dizi, meyhane ya! bu durumda konular da meyhanenin mezeleri, balıkları diye düşünelim. düşündük mü? heh buzdolabında beklemiş mezeler, tazeleri gibi olmaz, kimse de yemez. hadi yediler diyelim; ama bir dahakine yemezler. hele balıklar buzhane ise hiç tadı olmaz. bu yazdıklarım ise; olmazsa, olmaz..


bir an önce konuları toparlamanız dileği ile. hadi la, hadi!? bu arada larissa'ya pek gerek yoktu muhtemelen bu olay eda ile bağlanacak; geçen sezonun tam tersi bir durum ortaya çıkacak. son olarak gerçek hayatta meyhane dediğin, av mevsimi'nde gittikleri meyhanedir. salaş ve içten. neresi orası lan harbiden? lafı geçmişken; okan yalabık da fena oyuncu değil.


eyvallah gençlik.


senin üzülmeni sevmiyorum, demiş miydim?
dedim..


serhan.

1 yorum:

OYA dedi ki...

behzat ç.'nin bütün bölümlerini tek tek internetten izlemek farz oldu.bu kadar insan bu dizi için iyi konuşuyorsa,seyretmek lazım.birkaç günde bitiririm bütün bölümleri.ben bugüne bugün house dizisinin 170 bölümünü 1 ayda izlemiş bir arızalıyım.behzat ç'yi mi bitiremiycem?:)))))))))evet çok konuştum...