selam,
son derece manasız. yaşadığım hayat, yaptığım iş, yediğim yemek hepsi manasız. kendini ifade edebiliyor musun? diye bir soru sordular bana. bir nevi performans değerlendirme kriteri imiş, yaşım kırk olmuş hala performansım değerlendiriliyor, kötüyse, kovulacağım. hani sınıf kapısı çalar da, bir kız çocuğu gelir; öğretmenim dersinizi bölüyorum, Serhan'ı müdüre hanım çağırıyor. Herkesde, bu sefer tarrağı yedin Sero bakışı, öğretmende ise yine ne halt yedi bu çocuk? bakışı. Velhasıl kelam, o kapı çalınınca içim bir hop ederdi, heh IK'dan veya beklenmedik bir yerden çağrılırsam yine aynı hisle sınanıyorum.
hani derler ya, anlayabildiğin kadarım! ben diyemem çünkü kendimi ifade etmede noksanlık yaşıyorum. belki yazılı olarak değil ama sözel olarak öyle. eeelemem, konuşurken kızarmam, toplulukta konuşabilirim fekat bazı zamanlar ne diyeceğimi unutuyorum. sanki son cümle benim bu dünyadaki gerçekten son cümlem. hadi diyorum cümleyi boşver, konuyu hatırla be adam ama o da yok. boşum, o an; IQ'um 50. sonra laf uzuyor, demagog olmasam da, zor yerlerden bir şekilde sıyrılırım. konu aklıma geliyor, kaldığım yerden devam. eskiden? eskiden hiç durmadan anlatabilirdim, kompozisyon dersinde aslında önümde olmayan kağıttaki hikayeyi okumuştum. bazı kişilerin yapabildiklerini ben, efor sarf ederek yapabiliyorum. gündüz uyanmak, hava kapalı iken dışarı çıkmak, ilaçsız gün geçirmek vb. yine de günler geçiyor bir şekilde, belli bir yaşa geldim. her sene, bir önceki seneden daha az konuşuyorum ve sanırım daha az kişiyle irtibata geçiyorum. empati yaptığım vakit ise, genelde yapılanı onaylamıyorum ve ben, x şahsın yerinde olsam; böyle böyle yapardım diyorum kendi kendime. sonra zaman geçiyor, x şahsın verdiği kararın doğruluğuna tanık oluyorum. ben olsam gerçekten de; ne kadar da çok yanlış karar verirmişim? maalesef olduğum yerden şikayetçi olsam da buradan 2m öteye gidemem. buyum ben, bu kadarım.
bu düşüncelerim kendi kendime gelişmedi elbette. ben, ben olsam beni işe almazdım onu alırdım veya öbürünü. ama beni değil. kendimi çok mutsuz, gerizekalı biraz da gereksiz hissediyorum. tamam detayları bilmem, araştırmam, dil konuşmam vs iyi bir şey ama ben temelden sarsılmışım. beni sarsanların teker teker damına koyayım ulan. mundar oldum resmen. artık daha da az gülüyorum. keşkeleri olmayan insanlar var. benim ise keşke demeyeceğim iki-üç hamlem varsa vardır bu hayatta. ee manasız işte.
hakikaten kendimi taşımaktan yoruldum. çok ağırlaştım ben.
eyvallah,
Serhan.
para etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
para etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
30 Kasım 2017 Perşembe
15 Ocak 2015 Perşembe
cok doluyum cok
hey,
cok doluyum oyle boyle degil. hayvan gibi uzun yazacagim okumak istemiyorsaniz, simdiden birakin bence. cocukken fakir degildik. cok oyle muhtesem bir yasamim da yoktu eyvallah ama ne bileyim yazlik, bisiklet, harclik; normalin ustunde yasiyordum diyebilirm. sonra buyudum, arabam da oldu, param da. her onune gelen 18 yasindaki gencin o yasta kredi karti yoktu ama benim vardi. ek kart tabi. peder verirdi, elde vardi, paylasirdim. elde olunca paylasmak onemlidir.
arabami arkadaslarima verirdim. bir kere arkadasimin kiz arkadasi, tamponu surtmustu, nasil telasli?! onemli degil sakin dedim. ben onun tamponunu surtsem beni ceker vurur her halde. cok hesaplar odedim, iyi paralar. helali hos olsun. ne bileyim birinin ihtiyaci olursa, maddi-manevi destek olurdum ki hala olurum (su an sadece manevi). yalniz bu destek olmak oyle acayiptir ki, -ne var ki? elde olunca verilir, bende de olsa, ben de veririm!- diyenlerin bir cogunun eline imkan gecsin sana verseler verseler ucun birini verirler. olmayinca atmak cok kolaydir. metaryeli hissedince; acayip olur her sey. el, cebe gitmez. ceptekini vermek oyle herkesin harci degildir. iclerinden vay anasini satayim! deyip, kendilerine cok muhim isler icat ederler. sonucta o el, cebe gitmesin diye seninle karsilasmamaya calisirlar. hisedersin zaten. kimse 7/24 mesgul olmaz. bazen oyle olur ki, aklinin alamayacagi insanlara senden cok destek olurlar, ailecek kosustururlar. buna sasarsin. inanamayacagin insanlar, -kisa surse de- canciger kuzu sarmasi olur. sadece maddiyat degildir mevzu. manevi olarak da bu boyle. super ihtiyacin vardir. belki yalniz kalmak istemiyorsundur ama telefonun calmaz. haydi bismillah arasan da muhtemelen o telefon acilmaz. unuttum, atladim, kosturuyorum, cok doluyum vb. bahane bitmez. bu dunyadaki belki de bitmeyen tek sey, bahanedir. cok urettim bilirim. belki ben hak ettim ulan her seyi. en sonunda iki dertlesecegim diye bulusursun, onda da durum daha bok olur zaten. hic bulusma daha iyi. o yuzden yalnizliktan hoslaniyorum rolu yapa yapa, baska biri olur cikarsin. artik pek cogumuz gunluk yasiyoruz. isten cikarilip/cikip 2 ay hazirliksiz yakalanmaya bakar durumun vahimiyeti. uzaktan ise soyle derler, e artik kac yasinda oldun, hesabini bilseydin?! Ya gencken hesabimi bilseydim?! eski camlar bardak olmustur. sanki insanlarin basina gelmemis yada gelmeyecekmis gibi yorum yaparlar. konunun aslinda yasla basla ilgisi yoktur. yokluk her zaman boktur. yokluk mertligi bozar. aldigini veremezsin falan, cok fena sikici mevzular.
ben muhendisim biliyorsunuz, is gorusmelerim genelde anasinin nikahinda olur. mecbur arabayla gideceksiniz. ben bu iki ayda araba isteyecek kimseyi bulamadim ulan. yok. lafta, ne zaman istersen olum'dur, sonra hanimin adinadir, sonra sirketindir, sonra ortak laf eder, benim olsa dukkan... biliyorsun, kredisi bitmedi, bazisi da direkt; hayir. (Ben iki araba parcaladim bu arada). icinden hay amina koyayim ulan dersin, hay amina koyayim. o sirada elbette ki, sen bunlarla ugrasirken, insanlar sana kuser. neden? cunku essegin zikinden dolayi. arkadasinin babasi olmustur, 35 gun boyunca her gun aramissindir. cenaze, mezarlik, toprak vs derken gorusmeler birikir, 3-5 gun arayamazsin. kuser, acmaz bir daha telefonunu. cok gerekliymis gibi telefonunun ustune oturur ekranini kirarsin mesela. timucin'i ararsan cunku her zaman onun ekstra bir telefonu vardir. ama o bir daha sana donmez ustune, bu dunyada bir tek derdi olan sen misin? der amk. hakli herifin hayati benimkinden bok. aramama kisminda haksiz. neyse ben zaten bazi durumlari hesaplamisimdir. sapma elbet olur. haa isler ters gitti mi yrrak gibi alayi ters gider. odemler, kartlar, alkollu araba kullanmazsin normalde. laan hadi bu sefer kullanayim surasi... dersin arabayi boydan boya cizersin tam da benim arabada boya yok! dediginden 3-5 saat sonra. cunku oyledir. ertesi gun de is gorusmen vardir. hata kimin? benim, kabul. peki bu hatayi baska gune erteleyemez miydik? yok hayir, simdi.
bir kac tane mahcup oldugun, yuzunu kizartip, iste sordugun insanlar vardir. onlar zaten seni bilir. bazen surpriz cikar. hepiniz aklimdasiniz olum (kizim), son duzluk. haa bu arada, belki de son banknot ile yemege cagirdigim cicoz bana oturdugumuz evin satisindaki paylardan bahseder. la havle dedim raki ictim. sonra hizini alamaz, soyle de bir nasihatta bulunur; ailen paylarina dusenle kendilerine rahat bir ev alir! bana diyor ki, sen karisma ki basina sokacaklari bir yer olsun. (belli ki akrabalar konuyu tartmis. sonuc; serhan parayi yiyecek! aile sokakta.) baktim, daha da baktim, hmm deyip bol bol raki ictim.
bana soyle bir bakin. baktiniz mi? iyi.
eyvallah.
cok doluyum oyle boyle degil. hayvan gibi uzun yazacagim okumak istemiyorsaniz, simdiden birakin bence. cocukken fakir degildik. cok oyle muhtesem bir yasamim da yoktu eyvallah ama ne bileyim yazlik, bisiklet, harclik; normalin ustunde yasiyordum diyebilirm. sonra buyudum, arabam da oldu, param da. her onune gelen 18 yasindaki gencin o yasta kredi karti yoktu ama benim vardi. ek kart tabi. peder verirdi, elde vardi, paylasirdim. elde olunca paylasmak onemlidir.
arabami arkadaslarima verirdim. bir kere arkadasimin kiz arkadasi, tamponu surtmustu, nasil telasli?! onemli degil sakin dedim. ben onun tamponunu surtsem beni ceker vurur her halde. cok hesaplar odedim, iyi paralar. helali hos olsun. ne bileyim birinin ihtiyaci olursa, maddi-manevi destek olurdum ki hala olurum (su an sadece manevi). yalniz bu destek olmak oyle acayiptir ki, -ne var ki? elde olunca verilir, bende de olsa, ben de veririm!- diyenlerin bir cogunun eline imkan gecsin sana verseler verseler ucun birini verirler. olmayinca atmak cok kolaydir. metaryeli hissedince; acayip olur her sey. el, cebe gitmez. ceptekini vermek oyle herkesin harci degildir. iclerinden vay anasini satayim! deyip, kendilerine cok muhim isler icat ederler. sonucta o el, cebe gitmesin diye seninle karsilasmamaya calisirlar. hisedersin zaten. kimse 7/24 mesgul olmaz. bazen oyle olur ki, aklinin alamayacagi insanlara senden cok destek olurlar, ailecek kosustururlar. buna sasarsin. inanamayacagin insanlar, -kisa surse de- canciger kuzu sarmasi olur. sadece maddiyat degildir mevzu. manevi olarak da bu boyle. super ihtiyacin vardir. belki yalniz kalmak istemiyorsundur ama telefonun calmaz. haydi bismillah arasan da muhtemelen o telefon acilmaz. unuttum, atladim, kosturuyorum, cok doluyum vb. bahane bitmez. bu dunyadaki belki de bitmeyen tek sey, bahanedir. cok urettim bilirim. belki ben hak ettim ulan her seyi. en sonunda iki dertlesecegim diye bulusursun, onda da durum daha bok olur zaten. hic bulusma daha iyi. o yuzden yalnizliktan hoslaniyorum rolu yapa yapa, baska biri olur cikarsin. artik pek cogumuz gunluk yasiyoruz. isten cikarilip/cikip 2 ay hazirliksiz yakalanmaya bakar durumun vahimiyeti. uzaktan ise soyle derler, e artik kac yasinda oldun, hesabini bilseydin?! Ya gencken hesabimi bilseydim?! eski camlar bardak olmustur. sanki insanlarin basina gelmemis yada gelmeyecekmis gibi yorum yaparlar. konunun aslinda yasla basla ilgisi yoktur. yokluk her zaman boktur. yokluk mertligi bozar. aldigini veremezsin falan, cok fena sikici mevzular.
ben muhendisim biliyorsunuz, is gorusmelerim genelde anasinin nikahinda olur. mecbur arabayla gideceksiniz. ben bu iki ayda araba isteyecek kimseyi bulamadim ulan. yok. lafta, ne zaman istersen olum'dur, sonra hanimin adinadir, sonra sirketindir, sonra ortak laf eder, benim olsa dukkan... biliyorsun, kredisi bitmedi, bazisi da direkt; hayir. (Ben iki araba parcaladim bu arada). icinden hay amina koyayim ulan dersin, hay amina koyayim. o sirada elbette ki, sen bunlarla ugrasirken, insanlar sana kuser. neden? cunku essegin zikinden dolayi. arkadasinin babasi olmustur, 35 gun boyunca her gun aramissindir. cenaze, mezarlik, toprak vs derken gorusmeler birikir, 3-5 gun arayamazsin. kuser, acmaz bir daha telefonunu. cok gerekliymis gibi telefonunun ustune oturur ekranini kirarsin mesela. timucin'i ararsan cunku her zaman onun ekstra bir telefonu vardir. ama o bir daha sana donmez ustune, bu dunyada bir tek derdi olan sen misin? der amk. hakli herifin hayati benimkinden bok. aramama kisminda haksiz. neyse ben zaten bazi durumlari hesaplamisimdir. sapma elbet olur. haa isler ters gitti mi yrrak gibi alayi ters gider. odemler, kartlar, alkollu araba kullanmazsin normalde. laan hadi bu sefer kullanayim surasi... dersin arabayi boydan boya cizersin tam da benim arabada boya yok! dediginden 3-5 saat sonra. cunku oyledir. ertesi gun de is gorusmen vardir. hata kimin? benim, kabul. peki bu hatayi baska gune erteleyemez miydik? yok hayir, simdi.
bir kac tane mahcup oldugun, yuzunu kizartip, iste sordugun insanlar vardir. onlar zaten seni bilir. bazen surpriz cikar. hepiniz aklimdasiniz olum (kizim), son duzluk. haa bu arada, belki de son banknot ile yemege cagirdigim cicoz bana oturdugumuz evin satisindaki paylardan bahseder. la havle dedim raki ictim. sonra hizini alamaz, soyle de bir nasihatta bulunur; ailen paylarina dusenle kendilerine rahat bir ev alir! bana diyor ki, sen karisma ki basina sokacaklari bir yer olsun. (belli ki akrabalar konuyu tartmis. sonuc; serhan parayi yiyecek! aile sokakta.) baktim, daha da baktim, hmm deyip bol bol raki ictim.
bana soyle bir bakin. baktiniz mi? iyi.
eyvallah.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)