Powered By Blogger

26 Ekim 2011 Çarşamba

öylesine III

naber bilog?


seni de hep bu saatlerde rahatsız ediyorum, kusura bakma artık. çok iyi bir bilogsun sen, küsmüyorsun, kızmıyorsun da. seni çok seviyorum. hayır lan valllahi kafam iyi değil, hatta üflesem sıfır çıkar. gerçi bu sefer de çevirmezler ama üç duble rakı varsa hoop ''çek sağa arkaaşım'' derler. heriflerin işi bu olm, anlıyorlar. bir kaç kere ehliyet versem de; ben destekliyorum bu çevirme olaylarını. alkollü vasıta kullanmayın/kullandırmayın. garip gelebilir ama dalga geçmiyorum, ciddiyim.


ben ne diyecektim biliyor musun bilog? yaklaşık on sene geçirdim ya orada-burada, çok değişik insanlar gördüm lan. hakikaten, ruh hastası onlarca arkadaşım oldu ama bu ruh hastalığının da belirli çeşitleri var, bazıları hiç çekilmiyor. mesela benimki stabil bir ruh hastalığı, yapacaklarım ve yapmayacaklarım belli. ama bazılarınınkini hiç kestiremiyorsun. dün, kişi ile süpersin diyelim ertesi gün selamını alamıyorsun. bu yavşaklık genellikle ecnebilere özgüdür, ara sıra lokal insanlarda da görülür. heh mesela ben, bu bahsettiğim modellerden mümkün olduğu kadar uzak dururum. yok sabredemiyorum, ağız-burun dalasım geliyor. içip içip dağıtsın, kıçını toplayayım sorun değil. kavga çıkarsın yine sorun değil hatta yan masadaki hatuna asılsın anasını satayım ama denge mirim, denge! hakikaten mühim bir olay.


lan hava buz gibi hala etrafta sivri sinekler var. eskiden bu zamanlarda sivrilerden eser kalmazdı, onlar da gözle görülür bir şekilde soğuğa direnç gösteriyorlar artık. ben zaten soğuğu severim de sivri sineklere bozuk çalıyorum, pis sokuyor ibneler. bilog, sanırım bu sene hayatımın en uzun süre denize girmeme rekorunu kırdım. bayramoğlu'na günü birlik dahi gitmedim. bu iş çok kötü oldu esasen çünkü ben ve su iyi dostuzdur. hayır, bir şey değil, sinir yapıyor bok yiyen. istanbul'da emanet gibiyim be resmen. bu hafta yeni akranlarımla Fenerbahçe maçına gittim. berbat bir oyun oynadık, insanlar bence benden şüphelenmiş olabilir. latife yapıyorum da, şüphelenseler haklılar aslında. her şey iyi giderken Fener'in evinde puan kaybetmesi bu gizemli delikanlıya bağlanır mı? bizim taraftar zaten bu geçen süreçte iyice tozuttu ki bence basbayağı bağlanır. geçmişimi bilmiyorlar da ses etmediler. geldim, baskette iki cumbaba kupası bir de voleybolda aynısından yitirdik.


bu arada da; samsun rezalet bir takım, ama bizde özer denen bir zat-ı şahane var ki, sahada kendisine hiç gerek yok. 18de de gerek yok. geçen hafta 48 metreden gol atması Fener için çok kötü oldu demiştim ben. bir anı; lazaroni zamanı yenilmez Fener, benim gelişimle gençlerden üç yemişti, istanbul'da. sonra şampiyonluk da ilerleyen maçlarda uçtuydu. arkadaşlarım telefon açıyor, git sen bu ülkeden diyorlardı. gerçekten kötü anılardır bunlar.


bilog eyvallah, lafladık, dinledin. ben zaten o evde kalmayacaktım, teklif gelince olur mu lan acaba dedim, dede-free bir ev!? güzel olabilirdi ama zaten onun -tornistan- yapacağını biliyordum. manyak mıyım lan ben? tamam kısmen öyle olsam da; bu sorumluluğu alacak kadar da değil. 


eyvallah. sana da eyvallah monç. 
ah bak, seninle hiç işim olmaz..


serhan.

23 Ekim 2011 Pazar

noktalama işaretleri ve ben

selam millet,


konumuz; noktalama işaretleri ve ben. sizler de bu yazdığım garip denemeden, ilham alıp aynı uygulamayı kendinize yapabilirsiniz hatta bence yapın. gerçi babamın az işittiği için sesini -dinine kadar- açtığı televizyon ve kaybettiğim onca bahis konsantrasyonumu bozsa da, bi' kere yazmaya karar verdim, artık geri dönüşü yok. bu arada simge fıstıkoğlu -soyadı ile müsemma- fıstık gibi kızmış. akrobasi uçağına bindi, gayet de sakindi. maceracı insanları özellikle de kadınları severim. neyse, ben şimdi memlekete geldim ya, hep bildiğim bir şey vardır, o da; hiçbir şeyin bıraktığın gibi kalmadığıdır. canlı/cansız hiçbir şey. neden? cevabı basit, geçen zamandan dolayı. insanlar değişmez denilse de, özellikle başka ülkelerde/çevrelerde yaşamış, sonra kürkçü dükkanına dönen güruh zamanla değişir, ben de bu toplululuğa dahil olduğumdan dolayı değişiyorum, sanırım. mesela, eskiden alındığım bazı olayları artık iplemez oldum veya tam tersi. öbür türlü, vatandaş sittin senedir aynı hayatı yaşıyorsa, değişmesi zaten garip olur. haa bak evlenmek de adamı değiştirir. kısacası; eskiyoruz, kafa yapımız, düşüncelerimiz değişiyor. 


oğluumm, bu herif ne kadar da salakmış! onca zaman nasıl tahammül etmişim? dediğim bir çok kişi varmış etrafımda. belki de aynı kişiler hatta ek olarak başka kişiler de benim için aynısını düşünüyorlardır, bilemem. ben 29 yaşıma kadar pek bi' bok olamadım. aslında bu durum çok da elimde değildi. elimde olduğu zamanlarda ise, bir çok fırsatı geri teptim, şımarıktım. işte yavaş yavaş toparlamaya çalışıyorum. bu arada zaman da hızlı hızlı ilerliyor :S insanların da benim gibi çevresi/yaşamı değişiyor, sorumluluklar artıyor, ee uzaklaşıyoruz normal olarak. elbette pesimist bakış açımla -noktalama işaretleri ve ben- konulu yazımı sizlere, genelde uzaklaşan çevremin gözünden anlatmaya çalışacağım. 


serhan! ben ve ünlem. haha evet bu etrafımdaki insanlar tarafından bana uygun görülmüş bir işarettir. dikkat anlamına gelir işte. serhan varsa, olay çıkma ihtimali de vardır. en azından normalden fazladır. çok haklı olduğum bir olay olsa da; o ünlem yıllardır oradadır. anlatabildim mi?


serhan? evet, soru işareti. insanların kafasında soru işareti bırakırım. bu adamdan koca/sevgili olur mu? iş hayatında bir halt olur mu? bu herif borcunu geri verir mi? aha bakın bu önemlidir, zamanında peder iflas ettiği zaman borç ödemekte zorlandım. daha hala ödeyeceklerim bile mevcut. bu sene hepsi biter her halde. yazılıdır hepsi. hatta geçenlerde, facebook'da artık pek konuşmadığım insanları da ayırmadan; -çocuk esirgeme kurumuna Fenerbahçe forması alınacak- temalı mesaj attım. sıfır kişi döndü oğlum. 48 kişiye yazmıştım  neyse sittir ettim. anlayacağınız ben bir soru işaretiyim. bu sebepten mütevellit yaptığım işler de soru işaretidir.


serhan, virgül ve ben. yok be benden pek virgül olmaz. malum virgülden sonra yarım nefes alırsınız şiir okurken. hakkımda konuşulanlar veya düşünceler malumdur, virgüle ihtiyaç duymayacak kadar da nettir. ama iyi, ama kötü..


serhan: eveet, iki nokta üst üste. bence; ''aslında serhan iyidir de fazla yaklaşmamak lazım..'' tarzı özet bir tanımlama zamanında bolca yapılmıştır.


serhan. nokta, net ve kesin. suçlu kimdir? serhan. bu olayın müsebbibi kim? serhan. kafana sakızı kim yapıştırdı kızım? serhan. kazayı kim yaptı? serhan. bu kediyi veterinere kim götürdü? serhan..


bu kadar yeter.


öperim seni. seni öpmem. sana kılım ne öpücem lan?!


eyvallah.


serhan.